7 Ağustos 2016 Pazar

PİLSEN AYAKLANMASI

Sovyet Rusya'da Iktidar Mücadelesi Stalin'in ölümünün ertesi günü, yani 6 Mart 1953 günü, yayınlanan bir bildiri, Georgi Malenkov'un Başbakan ve Beria, Molotov, Bulganin ve Kaganoviç'in de Başbakan yardımcıları olduğunu açıklıyordu. Böylece Stalin'in yerine göz koyanlar, hemen bir iktidar mücadelesi içine girmemişler, adeta geçici bir anlaşma ile Kolektif Liderlik denen toplu idareyi tercih etmişlerdi. Fakat mücadele, Stalin'in 9 Martta yapılan cenaze töreninden sonraki günlerde ve önce alttan, sonrada açık bir şekilde başlayacaktır. Georgi Malenkov, daha Stalin'in sağlığında onun halefi olarak bilindiğinden, Başbakanlığa gelmesi sürpriz yaratmadı. Lavrenti Beria ise Stalin'in Içişleri Bakanı olarak yıllarca Sovyet gizli polis teşkilatını idare etmiş ve bu teşkilatı, Partinin hizmetinde iyi kullanmıştı. Stalin'in halefi olarak adı geçenlerden biri de o idi. Molotov ise, 1939-49 yılları arasında Sovyet dışişleri bakanlığı yapmış ve savaştan sonra Sovyetlerin emperyalist politikasının yürütülmesinde Stalin'in sağ kolu haline gelmişti. Fakat 1949 da Dışişleri bakanlığından alınmıştı. Şimdi Stalin'in ölümü ile tekrar ön plana geçiyordu. Nikolay Bulganin de orduda siyasal komiserlik yapmış, mareşal rütbesine sahip sivildi. Şimdi onun da hem Başbakan Yardımcısı ve hem Savunma bakanı olması, Stalin'in yerinde onun da iddiasının olduğunu gösteriyordu. Lazar Kaganoviç'e gelince, o da Stalin'in yakın adamlarından biri olarak bilinmekteydi. Yine aynı bildiride, Moskova Komünist Partisi Genel Sekreteri Nikita Sergeyeviç Kruşçev adında birinin de Parti Merkez Komitesi üyeliğine getirildiği açıklanıyordu. Işte iktidar mücadelesini kazanan adam bu olacaktı. Çekoslovakya'da Pilsen Ayaklanması Stalin'in cenaze töreninde Çekoslovakya'yı, Komünist Partisi Lideri ve 1948 Şubat darbesinin kahramanı, Klement Gottwald temsil etmişti. Fakat cenaze törenin de soğuk aldığı için pnömoni oldu ve Prag'a dönünce, Stalin'den altı gün sonra, 14 Mart 1953 de öldü. Bunun üzerine, Malenkov'un yakın adamı ve liberallerden Antonin Zapotocky Cumhurbaşkanı oldu. Villiam Siroky Başbakan ve Antonin Novotny de Komünist Partisi lideri seçildi. Novotny, 49 yaşında olmakla beraber Parti'nin en eskilerindendi ve komünist dünyası'nın Bolşevik lerinden yani en bağnaz komünistlerindendi. Para reformu 30 Mayıs 1953 tarihli bir kararname ile yapılmıştı. Fakat, yeni hükümetten ekonomik şartların daha iyiye götürülmesini beklerken böyle bir durumla karşılaşınca, 1 Haziran dan itibaren ortalık karıştı. 1 Haziran sabahı Pilsen'deki Lenin fabrikalarında çalışan 5000 işçi sokaklara döküldü ve gösterilere başladı. Bunun arkasından, Ostrava'daki çelik fabrikaları işçileri ile Prag'daki makine endüstrisi işçileri de gösterilere başladı. Fakat esas ayaklanma Pilsen'de idi. Pilsen'de işçiler belediye binasını basarak yağma ettiler. Ellerine geçirdikleri hoparlörlerle hür seçim istiyoruz diye bağırıyorlardı. Göstericiler, Stalin ve Gottwald'ın resimlerini ayaklar altında parçaladılar. Ellerine geçirdikleri Rus bayraklarını paramparça ettiler. Güvenliği sağlamakla görevli milis kuvvetleri, göstericileri dağıtacakları yerde, onlarla bir oldular. Işçilerin bu ayaklanması devam ederken, yaz aylarında köylüler kolektif çiftçilere hücum edip toprakları kendi aralarında paylaşmaya başladılar. Doğu Berlin Ayaklanması 1953 baharında ekonomik şartlar doğu Almanya'da da kötüleşmekte idi. Yiyecek maddeleri karneye bağlandığı halde, hükümet gereken yiyeceği karne ile veremeyecek duruma geldi. Doğu Alman halkı komünizmden kurtulmak için her gün yüzlerce insan Batı Berlin'e kaçıyordu. Bir yandan Stalin'im ölümü, öte Yandan komünist Partisi içindeki görüş ayrılıklarından cesaret alan Doğu Berlin'de ki işçiler 16 Haziran sabahı ayaklandılar. Başlangıçta birkaç yüz kişi olan bu inşaat işçilerine, birkaç saat içinde katılmalar oldu ve geniş bir ayaklanma haline gelen Gösteriler o gün bütün Doğu Berlin'e yayıldı. Işçiler, çalışma şartlarının hafifletilmesini ve fiyatlarının düşürülmesi yanında, hükümetin istifasını ve gizli ve serbest seçim istiyorlardı. 17 Haziran sabahından itibaren durum daha da kötüleşti. O günün sabahından itibaren Doğu Berlin'in kenar mahallelerinde toplanan kalabalık şehrin merkezine doğru yürümeye başladı. Genel grev ilan edilmişti. Binlerce insan şehrin merkezindeki hükümet binasına saldırdı. Meşhur Brandenburg Kapısı üzerindeki kızıl bayrak indirilerek yakıldı. Bu durum karşısında şehirde bulunan iki Sovyet zırhlı tümeni harekete geçti. Halk taş ve sopalarla Sovyet tanklarına karşı koydu. Tanklar halkın üzerine ateş açtı. Lâkin 17 Haziran akşamı saat 19.00 sıralarında Sovyet kuvvetleri şehri hâkim olmuşlar ve ayaklanmaları bastırmışlardı. Kongre Stalin'den sonrakilerin hiç biri kişisel diktatörlerin kurma yetenek ve gücüne sahip olmadıkları için, önce kolektif liderlik kavramını ortaya atmışlar, ondan sonra da iktidar mücadelesine girişmişlerdir. Bu mücadelede Kruşçev galip çıkmıştır. Fakat bir başkası da çıkabilirdi. Ne var ki, bu oldukça uzun süren iktidar mücadelesi Stalin'in yakın çalışma arkadaşları ile, yine Stalin devrinin önde gelen isimlerinden pek çoğunu sahneden silmişti. Şimdi yeni liderin ve ekibinin kendisini kabul ettirme meselesi ortaya çıkıyordu. Halbuki bir Stalin Putu mevcut olduğu sürece, bu iş kolay olmazdı. O halde önce bu Putun yıkılması gerekirdi. Işte Sovyetler Birliği Komünist Partisinin 20. kongresinin görevi bu oldu. Put yıkıldıktan sonra, Sovyet Rusya'nın iç ve dış politikasının tatbikatında da bir takım değişiklik yapmak kolaylaşmıştır. Sovyetler Birliği Komünist Partisinin kongreleri umumiyetle dört veya beş yılda bir yapılırdı. 19. kongre 1952 Ekiminde yapılmıştı. 20. kongre ise 14-25 Şubat1956 günlerinde yapıldı. Kongrenin en mühim hadisesi, Kruşçev'in 25 Şubat 1956 günü bir gizli oturumda yaptığı konuşma olmuştur. Gizli oturuma sadece parti delegeleri alınmış, yabancı komünist partilerinin temsilcileri alınmamıştır. Kruşçev bu uzun konuşmasında Stalin'in yaptıklarını anlatırken, delegeler zaman zaman Stalin aleyhine gösteri yapmışlar ve tepkiler göstermişler ve konuşmanın sonunda da Kruşçev'i ayakta uzun uzun alkışlamışlardır. Bununla beraber, Stalin aleyhtarlığı kamu oyuna, basın ve yayın organları tarafından yavaş yavaş yayılmaya çalışılmıştır. Polonya'da Poznan Ayaklanması Stalin'in ölümü ilk mühim tesirini Polonya üzerinde gösterdi. Polonyalılar geleneksel olarak milliyetçi ve dinlere bağlı bir milleti. 20. yy Polonyalıların en büyük korkusu Almanlardı. Fakat savaştan sonra Stalin'in Polonya'da kurduğu komünist rejimin baskısı çok daha ağır oldu. Bu sebeple Stalin'in ölümüne en fazla sevinenler Polonyalılardı. Şehrin merkezine gelindiğinde, göstericiler emniyet müdürlüğünü, radyo binası ve hapis haneyi bastılar. Oralardaki silahları ellerine geçirdiler. Ilk ateşi kimin açtığı bilinmez, ama şimdi güvenlik kuvvetleri ile göstericiler arasında karşılıklı ateş başlamıştı. Güvenlik kuvvetleri göstericilerle başa çıkamayınca öğleden sonra tanklar şehre girmeye başladı. Akşam olduğunda ayaklanma bastırılmıştı. Lâkin,44'ü işçilerden olmak üzere 54 ölü ve 300 yaralı ile 320 kişi de tutuklanmıştı. Ayaklanma bastırılmakla beraber, yeni bir demokratizasyon dönemini de beraberinde getirdi. Komünist Parti merkez Komitesi 18- 28 temmuz arasında yaptığı toplantılarda, halkın siyasi ve ekonomik sıkıntılarını hafifletmek amacı ile bir çok kararlar aldı. 4 Ağustos ta da Gomulka tekrar Parti üyesine kabul edildi. Yine Ağustos ayında hükümet, Aralık ayında Parlamento için yeni seçimler yapılacağını ilan etti. Katolik Kilisesinin faaliyetine müsaade edildi. Eylül başında üniversiteler açıldığında tam bir kaynaşma içinde idi ve öğrenciler Stalin ve komünizm aleyhtarı gösteriler yapıyorlardı. Aydınlar, proletarya diktatörlüğü yerine sosyalist demokrasisi, proletaryanın yerine aydınların liderliğini, milletler arası komünizm yerine, sosyalist ülkeler arasında eşitlik ve kardeşlik istiyorlardı. Macar Milli Ayaklanması Nagy başbakan olur olmaz komünist rejimin birçok sert tatbikatını hemen yumuşattı. Köylülerin kolektif çiftliklere girmek mecburiyetini kaldırdı ve köylüye toprak mülkiyetini tanıdı. Tüketim malları üretimine hız vererek, halkın ekonomik sıkıntılarını karşılamaya çalıştı. Din konusunda daha geniş bir müsamaha gösterdi. Bunlara benzer daha bir çok yumuşama tedbirleri alan Nagy kısa sürede halkın sevgisini kazandı. Fakat Nagy'ın bu yumuşak komünizmi bu sefer Sovyet liderlerini korkuttu. Şovinizm ve küçük burjuva demagojisi yapmakla suçlanan Nagy, 1955 Nisanında Başbakanlıktan alındığı gibi, Komünist Partisi Merkez Komitesi üyeliğinden de çıkarıldı. Nagy'ın azli, halk ve bilhassa aydınlar tarafından tepki ile karşılandı. Aydınlar, yazarlar ve öğrenciler arasında birdenbire bir hürriyetçilik akımı başladı. Bu akımın merkezi Petöfi Kulübü idi. Petöfi Kulübü 1955 yılında genç aydınlar tarafından kurulmuştur. Bu kulübün faaliyetleri her gün artarken, üyelerde sık sık Nagy'ı ziyaret ederek kendisi lehine açık ve gizli sempati gösterileri yapıyorlardı. Poznan ayaklanması Macar halkı tarafından nasıl hararetle desteklendi ise, 20 Ekimde Gomulka'nın Polonya'da işbaşına getirilmesi de büyük heyecan uyandırdı. 23 Ekim günü Budapeşte'de büyük gösteriler başladı. Kalabalık birkaç saat içinde 200.000 kişiyi bulmuştu. Göstericiler eski Başbakan Nagy'ın evinin önüne gitti. Nagy balkona çıkıp yoldaşlar diye halka hitap etmek istediği zaman, halk biz yoldaş değiliz diye bağırdı. Halkın ellerinde taşıdığı bayrakların ortası delikti. Çünkü bayraklardaki orak-çekiç'i çıkarmışlardı. Bu durum karşısında Macar Komünist Partisi, 24 Ekim sabahı Nagy'ı tekrar başbakanlığa getirdi. Nagy hemen radyoda yaptığı bir konuşmada, kamu hayatının daha geniş şekilde demokratize edileceğini ve sosyalizmin inşasında Macar milli karakterinin göz önünde tutulacağını bildirerek, halktan silahlarını bırakmasını istedi. Halk bu isteğe uymadı, çünkü bu sırada, güya hükümetin isteği üzerine Sovyet tankları Budapeşte sokaklarını tutmuşlardı. Macar milli ayaklanmasının en hazin tarafı, Batı'nın bu hadise karşısındaki tutumudur. Bu tutumun iki veçhesi vardır. Birincisi, Batı basın ve yayın organlarının bu iki haftalık süre içinde yaptıkları yayınlarda, sanki her ana Batılı ülkeler ve bilhassa Amerika'nın Macar milliyetçilerinin yardımına geleceklermiş gibi bir intiba vermeleri ve Macarları komünizme ve Rusya'ya karşı kışkırtmaları idi. Halbuki gerçekte böyle bir şey söz konusu değildi alıntı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder